25 Ağustos 2013 Pazar

HÜKÜMET OYUNLARI ( III )

Naim PINAR
HÜKÜMET OYUNLARI ( III )
Talat’lı CTP ile III. DP-CTP Koalisyonu…
CTP içerisinde Genel Başkan Özker Özgür’ün istifası ardına yaşanan gelişmeler, –tartışmalar-sonunda II. DP-CTP hükümetinin düşmesine neden olmuştur.  Bu süreçte Cumhurbaşkanı Denktaş, CTP’nin kabinedeki yeni isimlerine onay vermiyor; veto gerekçesini de kamuoyuna, Başbakan Yardımcılığına vekâlet edecek olan Mehmet Ali Talat’ın seçilmiş olmaması şeklinde duyuruyordu. DP Genel Başkanı ve Başbakan görevini yürüten Hakkı Atun Cumhurbaşkanı’nın bu ısrarı üzerine 11 Kasım 1995 tarihinde hükümet kurma görevini Cumhurbaşkanı’na iade ediyordu.  Bir ay kadar süren hükümet kurma çalışmaları sonunda, takvimler 11 Aralık 1995’i gösterdiğinde artık III. DP-CTP ortaklığı kurulmuş oluyordu. Bu kez Cumhurbaşkanı kabineyi gönülsüz de olsa onaylamış, fakat bu dönem de Kıbrıs Sorunu üzerinden yaşanan entegrasyon ve federasyon tartışmaları iki parti arasında hep sorun yaratmıştır. Sağın yürütmeye tam hâkimiyetini arzulayan milliyetçi çevreler, bu tartışmalardan oldukça rahatsız olmuştur. Öte yandan III. Atun Hükümetinin daha kurulurken yaşadığı zorluklardan biri de, bence en önemlisi ! dönemin siyasi figürleri tarafından da bilinen, fakat kamuoyuna pek yansımayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Kalyoncu’nun Cumhurbaşkanı Denktaş’tan zorlamayla onay almasıdır. Geçmişte Devrimci Gençlik Derneği (DGD)  başkanlığı yapmış olan Kalyoncu’nun,  siyasi duruşundaki kendinden ödün vermeyen tutarlı “Bir Komünist” olduğu düşüncesi Cumhurbaşkanı Denktaş’ı hep rahatsız etmiştir. Daha hükümet kurma çalışmaları sırasında bu mevzu ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı Denktaş’ı birçok aracının ziyaret edip, Ömer Kalyoncu’nun veto edilmemesi için çalışıldığı bilinmektedir. Hal böyle olunca hükümetin ömrünü de yine Cumhurbaşkanı Denktaş belirlemiş oluyordu. Hükümet bozulurken DP’nin çiçeği burnunda yeni başkanı Serdar Denktaş, UBP ile zorunlu bir birlikteliğe doğru yol alıyordu.
V. Eroğlu Hükümeti ve Zoraki Nikâh…
CTP-DP koalisyonu bozulur bozulmaz, DP genel başkanlığına yeni oturan Serdar Denktaş “Hedef İcraat Hükümetidir” diyordu. Bu icraat hükümetinin hangi konuları kapsadığını Kıbrıslı Türkler, 2000’li yıllarda patlak veren bankaların hortumlanması ve mudilerin ortaya çıkmasına kadar anlayamayacaktı. 45 günlük pazarlık sürecinden sonra 16 Ağustos 1996 tarihinde kurulan UBP-DP koalisyonu aynı gün Cumhurbaşkanından onay almış, fakat kendi içinde paylaşım kavgaları devam etmiştir. UBP-DP koalisyon hükümeti zoraki olarak birleşmiş, bu bütünleşmeden örgütlü yapısı ve sistem üzerindeki deneyimi sayesinde karlı çıkan UBP ve Eroğlu olmuştur. 6 Aralık 1998 genel seçimlerinde, UBP’nin yeniden eski gücüne kavuşması, bu zoraki evliliğin de sonu anlamına geliyordu.
UBP-TKP’ye gel kuralım diyor…
6 Aralık 1998 seçimleri sonrasında, UBP 24, DP 13, TKP 7 ve CTP 6 vekille mecliste temsiliyet kazanmıştı. Tablo netti Sol yara almış, Sağ ise yaralarını sarmıştı. UBP seçimlerin hemen akabinde (30 Aralık 1998) TKP ile koalisyona gidiyordu. 12 yıl aradan sonra yeniden UBP-TKP koalisyonu sahnedeydi. Eroğlu’nun TKP ile bu izdivacı yapmasındaki ana neden 2000 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde UBP adayı olmak istemesiydi. DP’nin tabanındaki kaygan zemini iyi değerlendiren Derviş Eroğlu, Cumhurbaşkanı Denktaş’a meydan okuyacağının ilk sinyallerini de bu seçimde veriyordu.  Siyasi tarihimize Bankalar krizi, konut zedeler ve mudiler sorununu hediye eden 6. Eroğlu Hükümeti, küçük ortağı TKP ile çok geçmeden tartışmalara başlıyordu. Kıbrıs Sorunu ve TSK komutanları ile yaşanan sıkıntılar neticesinde UBP-TKP koalisyonundan çatırtı sesleri yükseliyor, bu sesler 8 Haziran 2001’de şiddetli bir sarsıntıyla hükümetin çökmesine yol açıyordu. “Ulusal” konulardan ödün vermeyen Derviş Eroğlu istemeye istemeye de olsa sistemi –KKTC- korumak ve yaşatmak için “ulusal” bilinçle DP’nin sevdalısı olmak zorundaydı.
Kıbrıs Sorunu ve UBP-DP Koalisyonu…
İnsanlığın kıyamet senaryolarıyla meşgul olduğu milenyuma girerken, dünyadan kopuk yaşayan Kıbrıslı Türkler, iki-üç yıl içerisinde dünya ile bütünleşmek ve özgürce kimliklerini yansıtacakları bir devletle AB üyesi olma hayallerinin henüz kıyısındayken, kuzeyin “milliyetçileri” statükoyu korumak ve onların deyimiyle “KKTC’yi yaşatmak” için yeniden koalisyon yoluna gidiyorlardı.  Bu uğurda çok pazarlık yapılmadan apar topar 7. Eroğlu Hükümeti, 8 Haziran 2001 tarihinde kuruluyordu. UBP-DP koalisyonu döneminde Kıbrıslı Türkler, statükoya karşı adeta savaş açmış, 80 binleri bulan protesto mitingleri gerçekleştirilmiş, Kıbrıs Sorununun bir an önce sonlanması ve AB üyesi olarak dünya ile bütünleşmek için 7. Eroğlu Hükümetine ve Cumhurbaşkanı Denktaş’a büyük baskılar yapılmıştır.14 Aralık 2003 genel seçimlerine kadar görevde kalan 7. Eroğlu Hükümeti bu seçimlerle tarihe karışacaktı. 14 Aralık 2003 seçimleri öncesi toplumsal muhalefetin ve barışın en güçlü temsilcisi konumuna gelen CTP, 10 Temmuz 2003 tarihinde parti tüzüğünde yaptığı değişiklikle toplumdaki demokrat kitlelere ilk kez kapısını açıyor ve Birleşik Güçler konseptini kamuoyuna duyuruyordu.
Kader Dönemecinde CTP-BG ve DP Koalisyonu…
Kıbrıs Sorununun ana gündem olduğu bu dönemde, seçimler sonucunda ortaya çıkan enteresan sonuçla; CTP-BG’in 19, UBP’nin 18, DP’nin 7 ve BDH’nın ise 6 vekil ile mecliste temsil hakkı kazanması parlamento içerisinde sağ ile sol’un sayısal olarak eşit konuma gelmesine yol açmıştır. Toplumun feryadının seçim sonuçlarına yansımamasının çeşitli sebepleri vardı: Bunların başında, UBP’li bakanlıkların seçim öncesi binlerce kişiyi vatandaş yapması, sınavsız iş alımları ve çeşitli TSK mensubu kişilerin TC kökenli yurttaşlar üzerinde etkin çalışma-baskı- yapması olarak sıralanabilir. Fakat her şeye rağmen hükümet kurma çalışmaları, CTP-BG’nin başkanlığında 29 Aralık 2003 tarihinde başlar. Kıbrıslı Türkler, basına yansıyan haberlerde CTP-BG’nin UBP’ne 3 maddeden oluşan bir mektup yolladığı ve mektuptaki 3 sorunun cevabını aldıktan sonra karar verileceğini okuyordu. CTP-BG’nin UBP’ne yolladığı mektuptaki üç soru şöyleydi: 1- CTP-BG Genel Başkanının Başbakanlığında bir hükümet kurmaya hazır mısınız? 2- Annan Planı zemininde 1 Mayıs 2004’te çözüm hedefini önüne koyan bir görüşme sürecine hazır mısınız? 3- Görüşme sürecini hükümetin sürdürmesine hazır mısınız? Bu mektuba, UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu imzasını taşıyan başka bir mektupla 2 Ocak 2004 tarihinde karşılık veriliyordu. UBP’nin cevaben yazdığı mektupta: “CTP-BG genel başkanı sıfatı ile şahsınıza verilmiş olan hükümet kurma görevi ile partimize yapmış olduğunuz ziyarette, böyle bir ortaklığın Cumhurbaşkanı Denktaş’ı görüşmecilikten alacaklarını emelleri hakkında sözlü görüşmede bulunmuştuk. Sözü edilen görüşmemizde açıklığa kavuşturulamamış bazı soruların yanıtlarını yazılı olarak talep edilmesi konusu bugün yapılan Parti Meclisi toplantısında ele alınmıştır. Özellikle Aralık 2002 Kopenhag Zirve Sonuç Bildirgesi ve 16 Nisan 2003 tarihinde “Kıbrıs Cumhuriyeti” sıfatıyla GKRY’nin AB katılım anlaşmasını imzalaması ışığında: a- Eşit Egemen Devlet Statüsü, b- Garanti Sistemi, c- Global Mal Mülk Takası/Tazminatı, d- Harita, e- Türk Yunan Dengesi konuları ile ilgili olarak partinizin değerlendirmeleri ve ilişikte Partinize yönelttiğimiz detay soruların yanıtlanması, Partimizin müteakip kararına ışık tutacaktır. Kıbrıs’ta olmazsa olmazlarımızın yer aldığı yaşayabilir kalıcı bir anlaşma yapılması ve akabinde AB üyeliğini ısrarla savunan Partimizin CTP-BG ile ortak bir hükümet konusundaki müspet veya menfi kararı, sözü edilen sorulara parti olarak vereceğiniz yazılı yanıtların Partimizce yeniden değerlendirilmesini takiben alınacaktır.” Denildikten sonra ilişikte 17 başlıktan oluşan şu sorular: 1- Sınır Ayarlamaları, 2- Mülk Değişimi, 3- Vakıf Malları, 4- Konut Finansmanı, 5- Kişisel Konut Borçlarının Geri Ödenmesi, 6- Ekonomik Adaptasyon Süreci, 7- İkamet Kısıtlamaları, 8- TC kökenli yurttaşlarımızın “vatandaşlık” durumları, 9- Annan Planında Boş Bırakılan yerler, 10- AB Müktesebatı ve AB kararları, 11- Başkanlık Konseyi, 12- Türk Askerinin Ada’daki Durumu, 13- Garanti Anlaşması, 14- Egemenlik, 15- Referandum Sonuçları, 16- BM Genel Sekreteri Sn. Kofi Annan’ın BM Güvenlik Konseyine Nisan 2003 tarihinde sunmuş olduğu raporun 148. Maddesindeki … ısrarlı tutumunu nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz? 17- Zemin olarak kabul ettiğiniz Annan Belgesindeki hassasiyetlerimiz bilinmekle birlikte sorduğumuz ve yanıt istediğimiz hususların Annan Belgesinde yer bulmasına çalışacak ve gerekli değişikliklerin yapılması için kararlı davranacak mısınız? Gerekli değişiklikler yapılmaması halinde tutumunuz ne olacaktır?...” yer alıyordu.  Basına yansıyan mektuplardan anlaşılacağı üzere bu bir birleşmeden çok, bir geçimsiz çiftin ayrılırken birbirini suçlamasının yazılı diyalogu gibiydi. UBP ile mektuplu ortaklık çalışması 5 Ocak 2004 tarihiyle son bulmuş, Barış ve AB yanlısı BDH ile görüşmelerden de bir sonuç elde edilememiş, kamuoyunda tartışılan DP-BDH ve CTP-BG’nin üçlü koalisyon kurabilecekleri veya CTP-BDH’nın 25 vekille azınlık hükümeti bile kurmaları konuşulmuşsa da bu seçenekler hayat bulmamıştır.
Müzakereci konumdaki Cumhurbaşkanı Denktaş’ın görüşmecilikten alınacağını seçim süresince dillendiren CTP-BG, 6 Ocak 2004 tarihinde Cumhurbaşkanlığın da yapılan bir toplantı sonrası DP ile koalisyona gideceğinin ilk ciddi sinyallerini veriyordu.  CTP-BG Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, Cumhurbaşkanı Denktaş ile yaptığı görüşmede bu konuyu da ele aldıklarını ve müzakerelere Denktaş Bey ile kurulacak hükümetin birlikte katılacağını kamuoyuna duyuruyordu. CTP-BG genel Başkanı Talat’ın bu açıklamalarının ardından, 8 Ocak 2004 tarihinde Ankara’da yapılan “Kıbrıs Zirvesi”nden de şu karar çıkıyordu: “Türkiye, Kıbrıs ulusal davamızda KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Denktaş ve yeni kurulacak KKTC hükümeti ile yakın danışma ve işbirliği içinde Birleşmiş Milletler müzakere sürecine etkin katkıda bulunmaya devam edecektir.” 
Ankara’nın tavrını ve Türkiye’deki iki başlı (AKP-TSK) yapıyı değerlendiren CTP-BG, 11 Ocak 2004 tarihiyle CTP-BG- DP koalisyonunu kamuoyuna duyuruyordu. Bu anlaşmanın toplumsal uzlaşı olarak basına yansıması ve Kıbrıslı Türklerin kader dönemeci olacak olan Annan Planı’nın referanduma götürülmesi hedefiyle kurulduğu ortadaydı. 18. Hükümetin ilk Bakanlar Kurulu toplantısı 17 Ocak 2004 tarihinde yapılmış ve basına yeni hükümetin “Toplumsal Uzlaşma ve Çözüm Hükümeti” olduğu duyurulmuştur. CTP-BG –DP koalisyonunun en çok tartışılan yanı bakanların seçilmiş olmayan şahıslardan oluşmuş olması konusuydu. Bu durum, DP içerisinde de tartışmalara neden olacaktı…
Devam Edecek…











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder